Karadeniz’de tabiatın canlanmasıyla bal dönemi için hazırlıklara başlayan arıcılar, verimli bir üretim devri bekliyor.
Çiçeklerin ve bitkilerin bal üretimi için daha uygun olduğu bölgelerle yaylalara göç edecek arıcılar, seyahat öncesi kovanlarını ve çerçevelerini tamir ediyor.
Şebinkarahisar Bal Üreticileri Birliği Lideri Mehmet Altun, 11 yıl evvel başladığı arıcılığın kendisinde tutku haline geldiğini söyledi. Bu işten vazgeçemediğini belirten Altun, “Arıcılık bir hastalık, bu işe başlayan kişinin artık bırakma talihi yok. Bunun zevki anlatılamaz, yaşayan biliyor, yapan biliyor.” dedi.
ARILARLA ARKADAŞ ÜZERE YAŞIYORUZ
Altun, bu işe başlamadan evvel arılara yaklaşmaktan korktuğunu lisana getirerek şöyle devam etti:
“‘Arı beni sokar, kovanın kapağını nasıl açarım, bu işi nasıl yaparız.’ tereddütlerim vardı lakin şu anda bu türlü bir his kalmadı, arılarla arkadaş üzere yaşıyoruz. Arı beni sokacak korkusu katiyetle yok. Geçimimizi arıcılıktan sağlıyoruz. Bununla geçinmek zorundayız. Ölene kadar bu işi devam ettireceğiz, çocuklarımızı da yetiştirip gelecek jenerasyonlara de bu işi öğretmek istiyorum.”
Altun, “Kış mevsimi burada çok soğuk olduğu için Akdeniz’e gitmek zorunda kaldık. Memlekete döndük, şu anda arıları bal dönemine hazırlıyoruz. 15 gün sonra yaylaya gideceğiz, çiçeklerin yeni çıktığı yerlere, taze çiçeklere gideceğiz.” diye konuştu.
Mehmet Altun, yaylada çadırda kalacaklarını ve bulundukları alanı çitlerle çevireceklerini, ayı üzere yaban hayvanlarından kovanları müdafaanın uğraşını vereceklerini söyledi.
Bal hasadı verimli olunca çektikleri zorlukları unuttuklarını lisana getiren Altun, “Tüm çerçeveleri dolu gördüğümüz andaki his, onun memnunluğu tanım edilemez.” tabirini kullandı.
Alucra ilçesinde arıcılık yapan Dursun Kılıçkaya da 40 yıldır bu işle uğraştığını, arıcılığın bir ömür biçimi olduğunu belirtti.
Kılıçkaya, geçen yıl yağışlar nedeniyle meydana gelen toprak kaymasında yaklaşık 100 kovanını kaybettiğini ancak bu işi bırakmadığını zira arıcılığın bir tutuku olduğunu söyledi.
Sabah birinci işinin hava koşullarını denetim etmek olduğunu lisana getiren Kılıçkaya, şunları kaydetti:
“Hava nasıl, iklim nasıl, çiçek var mı, arı düzgün çalışıyor mu?, uçuş deliğinden arı hakkında bilgiye ulaşabiliyoruz. Günlük bakım yapıyoruz. Arılarla tıpkı familyadanmış üzereyiz, onların lisanını anlıyorsun, iç içe oluyorsun, yani onlar bir modülümüz, görmediğimde arıların hasretini çekiyorum.”
Kılıçkaya, yeni döneme hazırlandıklarını, arı popülasyonu arttıkça bal randımanının de artacağını tabir etti.
