Vaillant Group Türkiye CEO’su Alper Avdel, yasal mevzuatlarla da desteklenen güç verimli eserlerin kıymetine dikkat çekti. Yenilenebilir güç ve güç verimliliği konusunda değerlendirmede bulunan Avdel, Vaillant Group’un 150 yıla yakın bir vakittir yalnızca ısıtma ve iklimlendirme mevzularına odaklanan bir şirket olduğunu söyledi. Avdel, kesimde şofben ve kombinin mucidi olarak yer alan Vaillant Group’un, vizyonunu “Evimizde ve etrafımızda daha uygun bir iklim oluşturmak için çalışmak” olarak belirlediğini ve tüm faaliyetlerinde bu gayeye odaklandığını belirtti.
Alper Avdel, “Vaillant olarak bugünden yarını düşünerek hareket ediyor, planlarımızı bu doğrultuda hayata geçiriyoruz. Sürdürülebilirlik alanında, mutabakatlarla belirlenen gayelerin ulaşılmasında en büyük katkıyı sağlayacak eserlerin geliştirilmesinde değerli rol oynuyoruz. Ar-Ge’ye önemli yatırım yapıyoruz. Isı pompaları ve hidrojenle çalışan eserlerle hem güç çeşitliliği sağlıyor hem de bu güçlerin tüketicilerin kullanımına sunulması için önderlik ediyoruz” dedi.
“Yasal değişiklikleri yakından takip ediyoruz”
Karbon salınımının yaklaşık yüzde 35’inin binalardaki kullanımlardan kaynaklandığını belirten Alper Avdel, “İçinde bulunduğumuz periyotta üzerinde en çok durulan mevzulardan biri NZEB (Nearly Zero-Energy Buildings), yani “Neredeyse Sıfır Güçlü Binalar” yönetmeliği. Oburu ise ErP (Enerji Bağlı Ürünler) yönetmeliği. Bu yönetmelikle, hatırlarsak 2018 yılından itibaren standart kombilerin satışı yasaklanmış ve yoğuşmalı aygıtlara geçiş yapılmıştı. Önümüzdeki yıllarda yeniden tıpkı yönetmelikle güç verimliliği konusunda değerli yükümlülükler gelmeye devam edecek. Bu yönetmelikler karbon salınım gayeleri çerçevesinde binaların ve iklimlendirme sistemlerinin nasıl olması gerektiğini belirliyor. Bunun belirlenmesi de çok kıymetli zira karbon salınımı ile güç sarfiyatının büyük bir kısmı binalardan geliyor” diye konuştu. Alper Avdel, Vaillant Group’un, bu bahsin iklimlendirme bacağına istikamet verecek en değerli paydaşlardan biri olduğunu söyledi. Avdel, “Yasal değişiklikleri yakından takip ederek eserlerimizin, yönetmeliklerin gerektirdiği formda daha verimli ve daha çevreci üretilmesini sağlıyoruz. Sadece yasal mevzuatlarla da değil, mevzuatların ötesinde eserlerimizi geliştirerek bu alanda katkıda bulunmayı hedefliyoruz” dedi.
“Geleceğe yatırım için kaynak çeşitlendirme büyük değere sahip”
Enerji tüketimi konusunda geleceğe yatırım için tek bir alana odaklanmanın kâfi bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Alper Avdel, “Kaynak çeşitlendirme, bu noktada büyük ehemmiyete sahip. Gelecekte fotovoltaik güneş panelleriyle elektrik gücünü üreten ve bu enerjiyi ısı pompasında kullanabilen sistemlerin çok daha yaygınlaşması gerektiğine inanılıyor” diye konuştu. Isı pompalarının, sürdürülebilir konfor için tercih edilen en kıymetli ısıtma ve soğutma sistemleri olduğunu söyleyen Avdel, “Isı pompaları, dünya çapında konut ve ticari tesislerin ısıtma ve soğutma muhtaçlıklarını karşılarken birebir vakitte güç maliyetlerini, güç tüketimini ve karbon ayak izini de azaltıyor. Avrupa’da ısı pompası pazarına baktığımızda yıllık satış adetlerinin şu an 1 milyonlar düzeyine çıktığını görüyoruz. Vaillant olarak, geçtiğimiz yıl lansmanını yaptığımız ısı pompamız aroTHERM plus, pazarda sahiden ihtilal yaratacak bir aygıt. Şu an bölümde yer alan eserlere nazaran 700 kat daha çevreci bir soğutucu akışkana sahip. A+++ verimlilik sunan aroTHERM plus ısı pompasının verimliliği ve çevreciliği dikkat çekiyor. aroTHERM plus, konutlarda var olan sistemlerin yenilenmesine gerek kalmadan aygıt heyetimi yapılmasını da mümkün kılıyor. Bu özellikte bir eseri ülkemizde kullanıma sunan birinci firmayız.” dedi
“Duvar tipi yoğuşmalı kombilerimiz %20 hidrojen ile çalışabilen sistemlerle donatıldı”
Geleceğin teknolojieri ortasında yer alan hidrojen alanındaki gelişime de dikkat çeken Alper Avdel, “Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat ile 2050 yılına kadar karbon nötr olma taahhüdünü gerçekleştirmek için kıymetli adımlar atıyor. Bunun yanında, AB Hidrojen Stratejisi, 2050 karbon nötr gayesine ulaşabilmek için hidrojeni kilit bir öncelik olarak tanımlıyor. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamış olması dikkate alındığında ülkemizin de 2030 ve 2053 yıllarını kapsayan daha kararlı iklim ve güç dönüşümü gayelerine gereksinimi olacak. Bu süreçte hidrojenin rolünün anlaşılması, ilgili amaçlara ulaşılmasında kritik kıymete sahip. Bu alanda en kıymetli adımlardan birisi, Şubat 2022 tarihinde birinci yeşil hidrojen tesisinin projelendirilmesi ile atılmış oldu. 2050 yılında Türkiye’de yıllık 1,9 milyon ton yeşil hidrojen talebi olacağı öngörülüyor. Bu talebi karşılamak için yatırıma muhtaçlık olacak. Vaillant Group olarak duvar tipi yoğuşmalı kombilerimiz, yüzde 20 hidrojen ile çalışabilen sistemlerle donatıldı. Gazlı ısıtma aygıtlarında yüzde 100 hidrojen ile çalışabilen aygıtlar üretmek için Ar-Ge çalışmalarımız ise tamamlanmak üzere” sözlerini kullandı.
“Yeşil bir geleceğe giden yolda kendimize maksatlar belirledik”
Alper Avdel, Vaillant Group’un AB’nin iklim değişikliği ile çaba konusundaki çalışmalarını yakından takip ettiğini ve belirlediği ortak yol haritası doğrultusunda çalışmalar yaptığını kaydetti. Avdel kelamlarına şöyle devam etti: “Bu bahisteki en yeni çalışmamız ise SEEDS Projesi. Eser geliştirmede yenilenebilir güçlere yıllar evvel net bir formda odaklandık. Ayrıyeten yeşil bir geleceğe giden yolda kendimize maksatlar belirledik. SEEDS sürdürülebilirlik programı ile 2030 yılına kadar karbondioksit emisyonlarımızı yüzde 50 azaltacağız diyoruz. Kalan emisyonları kendi ağaçlandırma projelerimizle dengeliyoruz.”
