Durak, AA muhabirine, 5 Nisan 2021’de faaliyetlerine başlayan ve “Mavi Vatanın Enerjisi” sloganını prensip edinen DÜRED’in, Türkiye’de deniz üstü rüzgar gücü santral yatırımlarının yapılması, geliştirilmesiyle denizcilik ve güç kesiminin bir ortaya getirilmesi hedefiyle kurulduğunu söyledi.
Türkiye’de en büyük açık deniz rüzgar gücü potansiyelinin saniyede 9 metre sürate ulaşan Ege Bölgesi olduğunu lisana getiren Durak, “Teknik olarak bu bölge 6 gigavat sabit santral, 19 gigavat da yüzer santral olmak üzere toplam 25 gigavat potansiyele sahip. Ege Bölgesi’ni rüzgar suratlarının saniyede 7 ile 8 metreye ulaşan Marmara ve Karadeniz Bölgeleri takip ediyor.” diye konuştu.
Durak, karasal alanlarda inşa edilen rüzgar gücü santralleriyle kıyaslandığında deniz üstü rüzgar santrallerinin daha maliyetli olduğunu lakin yüksek güç üretimiyle bu maliyetin dengelendiğini anlattı.
Güç muhtaçlığının üçte ikisinden fazlasını ithalat yoluyla karşılayan Türkiye’nin arz güvenliğinin sağlanması için bütün yerli ve ulusal kaynaklarını kullanılması gerektiğini vurgulayan Durak, şöyle konuştu:
“Deniz üstü rüzgar gücü potansiyelimiz düşünüldüğünde, gerek güç kaynak çeşitliliği açısından, gerekse yenilenebilir kaynak olması sebebiyle elektrik üretiminde kullanılması elzemdir. Ayrıyeten ülkemizin deniz üstü yapılar konusunda ilerlemesi için bu tip santraller konusunda tecrübeye muhtaçlık vardır. Güç ve Olağan Kaynaklar Bakanlığının Stratejik Planında, yakın gelecekte toplam 10 bin megavat kapasiteli deniz üstü rüzgar gücü projelerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. Araştırmalar, Türkiye’nin toplam açık deniz rüzgar gücü potansiyelinin 50 metreden daha az derinlikte 12 gigavat sabit santral, 50 ile 1000 metre derinlikte de 57 gigavat yüzer santral potansiyeli bulunduğunu gösteriyor. Bu alanların haricinde de az da olsa potansiyel mevcut. Ayrıyeten kapasitesi artan türbinler sayesinde rüzgar üretim gücü de artıyor. Böylece, yapılan araştırmalar Türkiye’nin toplam deniz üstü rüzgar gücü potansiyelinin 75 gigavat düzeyinde olduğunu gösteriyor. Deniz üstü rüzgar gücü santrali projesinin gerçekleştirilmesi için Marmara ve Ege Bölgesi’ndeki kimi limanlarda çalışmalar muhakkak bir kademeye geldi. Bu potansiyelin kıymetlendirilmesi için Türkiye hazır, bölümde iş gücü ve ekipman mevcut.”
Durak, yakın periyotta deniz üstü rüzgar gücü santralleriyle ilgili yasal altyapı ve ihale süreçlerin hızlanacağına işaret etti.
Dernek olarak ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli çalışma planladıklarını söz eden Durak, “Ülkemizin son yıllarda denizcilik dalında kayda kıymet ilerlemesi ve karasal rüzgar gücünde edindiği tecrübe ve know-how, deniz üstü rüzgar teknolojisi kullanımının en kıymetli avantajıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Deniz üstü santrallerin avantajları
Durak, deniz üstü rüzgar santrallerinde yer alan ve güç üretiminde verimlilik sağlayan avantajlar hakkında bilgi verdi. Denizde rüzgarın daha yüksek şiddette olması sebebiyle deniz üstü santrallerde güç üretiminin karasal santrallere oranla yüksek olduğunu belirten Durak, şunları kaydetti:
“Rüzgarın sürekliliğinin daha fazla olması ve pürüzsüzlüğün düşük olması güç üretiminde bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor, bunun yanında daha düşük türbülans, karada rüzgar santrali yapılan alanların azalması, kara projelerinde imar zahmetlerinin artması bu projeler için avantaj teşkil ediyor. Ayrıyeten deniz üstü projelerinde kamulaştırma bedellerinin olmaması, hayat alanlarından uzak olduğu için manzara ve gürültü kirliliğine sebep olmaması, deniz ulaşımının kara ulaşımına kıyasla daha kolay ve ucuz olması sebebiyle ulaştırma maliyetindeki tasarruflar, bölgesel gelişim ve istihdam sağlama ve denizsel sanayi ve teknolojilerin gelişerek istihdamın artması sebebiyle deniz üstü santraller karasal santrallere nazaran güç üretiminde avantajlı hale geliyor. “
