Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) tarafından düzenlenen ‘Makine Tepesi 2022’ İstanbul’da düzenlendi.
Zirvenin açılışında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Lider Mustafa Gültepe, global iklim değişikliğinin tesirlerinin hayatın her alanında hissedildiğini, hasebiyle yeşil dönüşümün bir tercih değil, bir mecburilik haline geldiğini söyledi.
Bu dönüşüm sürecinde, yeşil makinelerden beklentilerinin çok fazla olduğunu belirten Gültepe, “Özellikle Türkiye’nin yeni yatırımlarla yükseldiği, üretim ve ihracata odaklandığı bu devirde çevreci yatırımlar son derece kıymetli. Yeşil makineler, üretim ve ihracatla yükselen Türkiye’nin güçlü istikametlerinden biri olacak.” diye konuştu.
Sürdürülebilirlik noktasında, güç ve kaynak verimliliğini önceleyerek, ihracatta farkı ortaya koymaları gerektiğine işaret eden Gültepe, şunları kaydetti: “Bildiğiniz üzere Türkiye Paris İklim Mutabakatı’nı, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemiz bu vizyonu tüm dünyaya ilan etti. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak biz de düşük karbonlu üretim ve sürdürülebilir ihracatı önceleyen projelere takviye vermeyi sürdüreceğiz. Tepe nitekim çok çok değerli. Dünyayı geçmiş devirde şimdiye kadar kirleten insanoğlu, bundan sonra da dünyayı kurtarmak için beraberce çalışmak zorunda. Gelecekle ilgili yaşamış olduğumuz meseleler, sorunlar ortada.”
Sıfır emisyon hacmine sektörel olarak hazır olmaları gerektiğini vurgulayan Gültepe, Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’sinden fazlasını Avrupa Birliği’ne yaptığını, bunu daima birlikte fırsata döndürmeleri gerektiğini, makine bölümünün ihracatta bu yıl 10 milyar dolar hududunu aşarak büyük takviye sağlayacağını kaydetti.
“Gerçek sürdürülebilirliğe geçmemiz gerekiyor”
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Lideri Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut de artık yeşil makinelerden bahsedildiğini, üretim, tüketim ve kullanım biçimlerinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Meyer-Landrut, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın 2019’da açıklandığını hatırlatarak, bunun iklim değişikli zorluklarına cevap olarak Avrupa Birliği’nin kabul ettiği yeni ekonomik büyüme stratejisi olduğunu aktardı.
Koronavirüs salgınının, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı açtığı savaşın bir sefer daha global ekonomik tertibin ne kadar hassas olduğunu gözler önüne serdiğini, daha kaynak verimli sürdürülebilir global iktisada geçilmesi gerektiğini ortaya koyduğunu belirten Meyer-Landrut, şöyle devam etti: “Gerçek sürdürülebilirliğe geçmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir eser teşebbüsü bu yıl mart ayında açıklandı. Emeli ekonomik modeli değiştirmek. Yalnızca güç verimliliğini teşvik etmekle kalmayacak kimi eserlerde çevresel bütün tesirlerin genel manada azaltılmasını öngörmektedir. Kurallar pazara giren fizikî malların hepsine uzun vadede uyarlanacak. Orta eser ve mallar buna dahil.”
Meyer-Landrut, Türkiye’nin çok kıymetli ticaret ortakları olduğunu aktararak, “Değişim kaçınılmazdır. Global zorlukları birlikte çözmeliyiz.” dedi.
“Makine konuşurken bir ülkenin üretim kabiliyetini konuşuyoruz”
MAKFED İdare Şurası Lideri Adnan Dalgakıran ise “Makine konuşurken aslında bir dalı konuşmuyoruz. Bir ülkenin üretim kabiliyetini yani rekabet gücünü konuşuyoruz.” dedi. Konuşmasında Türkiye’nin büyümesini katma paha ve üretim üzerinden yapamadığını, büyümede bu konuların ve sürdürülebilirliğin değerli olduğunu vurgulayan Dalgakıran, bu manada makinelerin kıymetli bir “silah” olduğunu söyledi.
Dalgakıran, yapmanın değil, yapılanı pazarlamanın ve satmanın asıl iş olduğunu vurgulayarak, “İthal edilen makinelerin yüzde 70’ini, komplekse düştüğümüz için ürettiğimiz halde dışarıdan satın alıyoruz.” tabirlerini kullandı.
Elektronik ve yazılımla iş birliği içerisinde çalışılırsa makinelerin pazardaki pahasının artabileceğine işaret eden Dalgakıran, standartları belirlemenin Türkiye’ye kıymetli ve stratejik avantajlar sağlayacağı, STK’ların da bu hususta misyon edinmesi gerektiğini söyledi.
Adnan Dalgakıran, Türkiye’nin tek başına üretim yapma kabiliyetinin güçlenmesi için iş birliği içinde çalışılarak, büyümenin bu biçimde gerçekleşebileceğini vurguladı.
