DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Yeneroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi kıymetlendirdi. 17 Haziran Cuma günü Saab Cafe’de gerçekleşen olaylara, Dezenformasyon ve Basın Kanun Teklifi’ne, Cemaat Vakıfları Seçim Yönetmeliği’ne değinen Yeneroğlu şu tabirleri kullandı:
‘DEVA güçlendikçe demokrasi alan kazanacak’
“Tüm gücümüzle, büyük bir özveriyle kamu gücünü otoriter eğilimlerine araç kılan devasa bir yapıyla gayret ediyoruz. Enseyi karartmak yok. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu vakittir. İşte o denli bir vakitte yaşıyoruz. Işık gelince karanlık yok olur. DEVA Partisi güçlendikçe de otoriterlik taban kaybedecek, demokrasi ise alan kazanacak.”
‘Sayın Şentop’u Meclis’in prestijini muhafazaya çağırıyorum’
“Milletvekilliği misyonu; yasama çalışması yapmak, milleti temsil etmek ve kimsesizlerin kimsesi olmaktır. Hukuku ayaklar altına alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni aşağılayan Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi gerekir. Meclis Lideri Sayın Mustafa Şentop da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin prestijini muhafazaya ve yasama organına yönelik bu ağır atak karşısında sessizliğini bozmaya çağırıyorum.”
‘Kurumsal ırkçılık daha ironik bir halde ortaya konulamazdı’
“Ankara’nın göbeğinde, Kızılay’da, Afrika yemekleri sunan SAAB Cafe Restoran’ın tabela asma merasimine polisler ırkçı saiklerle müdahale ettiler. SAAB Kafe’nin tabelasına ise müsaade verilmedi ve zorla büsbütün beyaza boyatıldı. Siyahilere karşı kurumsal ırkçılığın daha ironik bir formda ortaya konulması mümkün olamazdı.”
‘Göç Yönetimi haklı olsaydı polis Medipol Hastanelerine, RoyalMaxx Otellerine tabela baskını yapardı’
“Göç Yönetimi Başkanlığı’nın dayandığını söylediği TSE standardı sadece ‘kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik’ bir standart. Yani kamu kurum ve kuruluşları istisnalar dışında yabancı sözlü tabelalar kullanamaz. Ancak özel hukuk bireylerini bağlayan bir durum yok. Zati bu türlü bir durum olsa polis de bu işte yetkili olsa birinci yapması gereken Medipol Hastanelerine ve RoyalMaxx otellerine tabela baskını düzenleyip tıpkı mafyavari tavrı Sıhhat Bakanına ve Turizm Bakanına karşı da uygulamak. Nasıl büyük bir skandalla karşı karşıya olduğumuzu buradan anlayın.”
‘Dezenformasyonun hükümdarını yapan şahsen iktidarın kendisi’
‘Dezenformasyon Kanun Teklifi milletin dayanağını kaybetmiş iktidarın seçime hazırlığının bir modülüdür. Tüm basın, iktidarın pençesine alınmak isteniyor. Basın kartını görünüşte özerk, özünde irtibat başkanlığının denetimindeki bir komite verecek. Bu komite da kimin gazeteci olup kimin gazeteci olmadığına karar verecek. Teklifin en kıymetli unsuru, ‘dezenformasyon suçu’ maddesi… Hata büsbütün muğlak içerikli. İktidara nazaran; onların güzeline gitmeyen her yorum, her haber aldatıcı ve esasen dezenformasyon. Dezenformasyonun hükümdarını yapan şahsen iktidarın kendisi.”
‘128 milyarı çok aştık, 180 milyar dolar nerede?’
“Gerçekleri tersyüz etmesi için içi boşaltılan ve herkesin bildiği gerçekleri manipüle eden TÜİK’in açıkladığı istatistiklere inanan bir Allah’ın kulu kaldı mı? Lakin vatandaşa sorunca herkes fakirlikten, işsizlikten şikâyet ediyor. Yap-işlet-devret ihalelerinin ihale bedelleri ve kaideleri nelerdir? 128 milyarı çok aştık, 180 Milyar dolar nerededir? İktidar hiçbir hususta milletimizi bilgilendirmiyor. Bilgi olmayan yerde de her türlü yorum ve haber kolay kolay aldatıcı bilgi kılıfına sokularak kabahat haline getirilebilecektir.”
‘Seçim yönetmeliği, gayrimüslim cemaatlerin özerkliğine imkân sağlanmalıydı’
“Gayrimüslim cemaatlerin özel durumları dikkate alınarak, hazırlanacak seçim yönetmeliğinin bu cemaatlerin özerkliğine imkân sağlayacak biçimde düzenlenmesi gerekmekteydi. Vakfın, müdürlükten yetki dokümanı almadan seçim yapamayacak olması nedeniyle seçimlerin kolluk metotlarından ‘izin usulü’ne tâbi tutulduğu görülmekte. Olması gereken, vakıfların seçim sürecinde hür bırakılması ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün sırf seçimlerde usulsüzlük olması halinde itiraz mercii olarak devreye girmesidir. Bir öbür sıkıntı seçim etrafları ile ilgili. İstanbul’daki gayrimüslim cemaat vakıflarının seçim etraflarında, milletvekili seçim etraflarının temel alınması ve istisna öngörülmemesi yanlışlı olmuştur. İstanbul’daki vakıfların, tercihleri halinde seçim etraflarının tüm İstanbul olmasına imkân verilmelidir. Hastanesi olan vakıfların, Sıhhat Bakanlığı’nın onayının alınacağı ve ileride yayınlanacak olan yeni bir yönetmeliğe tâbi tutulmalarını da gerçek bulmuyoruz. Hastaneler, sıhhat hizmetleri tarafından zati Sıhhat Bakanlığı’nın kontrolüne tâbiler. O vakit farklı bir yönetmelik öngörülmesinin mantığı nedir?”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
