Dünyanın en büyük sanayi fuarı olan Hannover Messe, 2019’dan sonra iki yıl yalnızca çevrim içi ortamda düzenlendikten sonra bu yıl yine fiziki iştirakle Almanya’nın Hannover kentinde başladı. Türkiye, fuarda iştirakçi firma sayısında mesken sahibi Almanya’dan sonra 4’üncü büyük yabancı iştirakçi oldu.
Yan sanayi, sanayi 4.0, güç, yazılım, lojistik, hidrolik, pnomatik ve akışkan gücü üzere alanlarda öne çıkan Hannover Fuarı, bu yıl 73’üncü kere düzenleniyor.
Fuarda İTO’nun düzenlediği ve 4 farklı salona yayılan ulusal iştirak alanında 49 firma bulunurken, 45 firma da ferdî stantlarıyla Hannover Messe’deki yerini aldı.
“Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, şirketleri dönüştürmek için anahtar konumunda”
Burada açıklamada bulunan Şekib Avdagiç, imalat sanayiinde “akıllı çözüm” yarışında Türk firmalarını görmekten duyduğu memnunluğu lisana getirdi.
Hannover Fuarı’nın Türkiye’nin üretim gücünü ortaya koyabileceği, ufkunu genişletebileceği eşsiz bir vitrin olduğuna dikkati çeken Avdagiç, İstanbul Ticaret Odası olarak “Üreten Türkiye” mottoları doğrultusunda Messe’ye her vakit çok kıymet verdiklerini söyledi.
Fuarın bu yıl dijitalleşme ve sürdürülebilirlik üzerine odaklandığını aktaran Avdagiç, “Yarının sanayisini yaratalım sloganı fuarın savını gösteriyor. Hakikaten de dijitalleşme ve sürdürülebilirlik, şirketleri ve sanayiyi dönüştürmek için anahtar pozisyonunda. Dijitalleşmiş, iklim-zararsız ve sürdürülebilir kıymet zinciri Türkiye’de de tüm işletmelerimizin değer vermesi gereken bir alan.” diye konuştu.
Avdagiç, “iklim-nötr” olmanın yolunun dijitalleşme, otomasyon ve yeşil güçten geçtiğini belirterek, dünyada karbondioksit emisyonunu düşürmek için çok rekabetçi bir sürecin başladığını söz etti.
Endüstride hidrojen gücünün konuşulmaya başlandığını aktaran Avdagiç, “Gerçeğe dönüşmeye aday düşlerden biri de bu. Demir-çelik, petro-kimya, çimento üzere ağır sanayilerde bu dönüşümün gerçekleşmesi güç kaynaklı karbondioksit üretiminin yüzde 20’ye yakın aşağı çekilmesi sağlanabilir. Hannover Fuarı’nın ‘Sanayi Ülkesi Türkiye’nin gelişimi ve dönüşümü yolunda yeni kapılar açmasını temenni ediyorum.” diye konuştu.
“KISA VE ORTA VADEDE YÜKSEK TEKNOLOJİYE DAYALI İHRACATI ARTIRABİLECEK YEGÂNE ALTYAPI İSTANBUL’DA”
İTO Lideri Avdagiç, İstanbul iş dünyasının Türkiye’nin ulusal hasılasının 3’te 1’ini, toplam vergi gelirlerinin yüzde 46’sını, toplam dış ticaretin yüzde 50’sini tek başına ürettiğine dikkati çekti.
Türkiye’nin 500 milyar dolarlık ihracat gayesine ulaşabilmesinin lakin katma pahalı üretimin ihracat içindeki hissesinin artırılması ile mümkün olacağını belirten Avdagiç, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin yaptığı yüksek katma pahalı ihracatın yaklaşık yüzde 70’inin İstanbul’dan yapıldığını unutmamak gerek. İstanbul’un birebir vakitte Türkiye’nin en çok yatırım çeken kenti olduğunu, yatırım teşvik evraklarından İstanbul’un aldığı hissenin yüzde 14,3’e ulaşmış durumda olduğunu, 82 adet stratejik yatırımın 13’ünün İstanbul’da bulunduğunu da dikkatinize sunuyorum. Münasebetiyle kısa ve orta vadede yüksek teknolojiye dayalı ihracatı artırabilecek yegane altyapı İstanbul’da. Türkiye’de yüksek katma kıymetli üretime dönük yeni bir hub oluşturmak için en kritik faktörün insan kaynağı olduğu da unutulmamalı. Bu manada İstanbul Türkiye’nin en nitelikli insan kaynağına sahip kent.”
Halihazırda en gelişmiş bölge kategorisindeki 1’inci bölgede yer alan İstanbul’da teşvik edilen bölümlerin son derece sonlu olduğunu belirten Avdagiç, şöyle konuştu:
“En son Ocak 2022’de açıklanan İmalata Dayalı İthal İkamesi Dayanak Programı’nda dahi tüm Türkiye kapsama dahil edilirken, sırf İstanbul kapsam dışında bırakıldı. İstanbul’da var olan ve ihracata büyük katkı sağlayan, katma pahası yüksek sanayi yatırımlarını teşvik sisteminin dışında bırakmak, var olan kaynakların kullanılamamasına, kapasitenin artırılamamasına, teknolojik dönüşümün sekteye uğramasına sebebiyet veriyor. Münasebetiyle bizim talebimiz; İstanbul’da, iktisadın denkleminden endüstriyi çıkarmak yerine aksine, endüstrinin finansmanını güçlendirecek yenilikçi uygulamaların hayata geçirilmesi. Zira, İstanbul’u teşvik etmek, Türkiye’yi teşvik etmektir. İstanbul’daki sanayi tesislerinin teknoloji geliştirme, katma paha artırma, kapasite büyütme, Yeşil Mutabakat’a ahenk temalı yatırımlarının ağır formda desteklenmesi için İstanbul’a özel bir teşvik paketi’ hazırlanması istikametinde talebimiz var.”
“ÜRETEN TÜRKİYE TABLOSU PARA VE MALİYE SİYASETLERİNİN TESİRLERİNİ ARTIRACAK, BEKLENTİLERİ İYİLEŞTİRECEK”
İTO Lideri Şekib Avdagiç , 2021’de 14 bin firmamızın birinci sefer ihracat yaptığına dikkati çekti.
Salgının birinci günlerinden itibaren Türkiye’nin lojistik imkanlarının ön plana çıktığını vurgulayan Avdagiç, “Bu noktada avantajımızı devam ettiriyoruz. İhracatımız arttıkça endüstrimiz büyüyor, endüstrimiz büyüdükçe ihracatımız artıyor. Üç aylık ihracatımız 60,2 milyar dolar. Son iki ayda endüstrimizdeki büyüme yüzde 10,5. Kapasite kullanımı son 12 aylık devirde yüzde 76-78 aralığında seyrediyor. Önümüzdeki süreçte dünyada ve Avrupa’da oluşabilecek bir resesyon, buradaki ivmelenmeyi kesintiye uğratabilir. Fakat her halükarda Türkiye’nin pandemi sürecindeki tedarikçi ülke kazanımlarını koruyacağını ve ibrenin daima üst istikametli olacağını düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonist baskının, üretim imkân ve kabiliyetlerini artıracak önlemlerle aşılacağına işaret eden Avdagiç, “Üreten Türkiye tablosu para ve maliye siyasetlerinin tesirlerini artıracak, beklentileri güzelleştirecek, dalgalanmaları dindirecek ve fiyatlama davranışlarını yanlışsız istikamete sevk edecektir.” sözlerini kullandı.
Avdagiç, bu kapsamda iki ayaklı bir strateji izlememiz gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Birincisi, var olan kapasitemizi yeni yatırımlarla büyütmek. Çünkü kapasite kullanım oranlarında yüzde 80’lere yaklaştık. İkincisi ise üretimde ve ihracatta, ileri teknoloji eser kümelerinin hissesini süratle artırabilmeye odaklanmalıyız. Türkiye’nin cari açık yerine sürdürülebilir boyutta cari fazlaya ulaşabilmesi için ihracat kaleminde hem menzil, hem de eser bazında bir değişim yaşanmalı. Yakından tedarik sürecinin avantajını pandemi sürecinde deneyimledik. Önümüzdeki devirde artık çok daha uzak menzillere ulaşabilmeliyiz. Türkiye’nin 2022 yılı stratejisi de menzili ve eser gamını genişletme istikametinde olmalı. Bu doğrultuda atılacak her adım cari fazlalı büyüme devrine uzanan köprüye sağlam bir tuğla ekleyecektir.”
