Dünya Bankası (DB), Türkiye’de yoksulluk oranının, 2019 yılındaki yüzde 10.2 seviyesinden, 2020 yılında yüzde 12.2’ye yükseldiğine dikkat çekerek, “Şu anda yoksulluk oranını pandemi öncesi düzeylere geri getirmek bir zorluk teşkil etmektedir” uyarısı yaptı.
Dünya Bankası, Türkiye’deki son ekonomik gelişmelerin genel bir görünümünün ve ekonomik beklentilere ait Dünya Bankası tahlillerinin sunulduğu Türkiye Ekonomik İzleme Raporunun (TEM) son sayısını yayınladı.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Yöneticisi Auguste Kouame husus ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Kriz bir fırsat sunmaktadır. Yeşil toparlanmayı teşvik etmeye ve yeşil bir dönüşümü başlatmaya yönelik tedbirler global piyasaların karbonsuzlaştığı bir süreçte Türkiye’yi rekabet bakımından avantajlı bir pozisyonda tutabilir. Daha fazla çeşitlendirilmiş ve daha yeşil bir finansal sistem, sağlam ve sürdürülebilir bir toparlanmayı destekleyecektir.”
Dünya Bankası Türkiye Ofisi Program Başkanı Vekili ve raporu hazırlayan grubun önderi David Knight şunları vurguladı:
“İşgücü piyasasında yaşanan şokun uzun mühlet kalıcı tesirler yaratması beklenmektedir ve toplumsal yardımlar ile birlikte faal ve gayeli işgücü piyasası siyasetleri bilhassa bayanlar ve gençler olmak üzere insanların potansiyellerinin tamamını gerçeğe dönüştürebilmeleri için giderek daha değerli hale gelecektir.”
Covid-19 pandemisine karşı uygulamaya konulan siyasetler ve bunların ekonomik tesirlerinin, 2020 yılının ikinci yarısında ekonomik faaliyetin toparlanmasını sağladığına işaret edilen raporda, “Kredileri desteklemeye yönelik tedbirler de dikkate alındığında, Türkiye’nin ekonomik dayanak programının büyüklüğünün GSYH’ya (gayrısafi yurtiçi hasıla) oranı G20 yükselen piyasa ekonomilerinin ortalamasından daha yüksek olarak gerçekleşmiştir” denildi ve eklendi:
“Bu takviyelerin sonucu olarak meydana gelen kredi patlaması ve Haziran ve Temmuz aylarında hareket kısıtlamalarının ve işletme kapatma tedbirlerinin gevşetilmesi, ekonomik faaliyetin bariz bir halde yükselişe geçmesini sağlayarak Türkiye’yi 2020 yılında olumlu büyüme performansı sağlayan birkaç G20 ülkesinden birisi haline getirdi.
“Ancak bu büyüme beraberinde yükselen enflasyon, memleketler arası rezervlerde düşüş, lirada zayıflama, cari açıkta sert bir artış ve şirketlerde yaşanan finansal streslerile birlikte geldi.”
Raporda, 2020 yılının sonundaki ekonomik canlanma, işgücü piyasalarının “bir nebze olsun” toparlanmasına yardımcı olurken, bilhassa bayanlar, gençler ve düşük vasıflı çalışanlar olmak üzere birçok çalışanın geride kaldığı vurgulandı ve eklendi:
“Türkiye, öbür ülkeler üzere bu yıl pandemiden kurtulmak için uğraş edecektir. Öte yandan, ihracattaki toparlanma ile birlikte, düşük bir baz düzeyinin tesiriyle de olsa Türkiye’deki yıllık büyümenin yüzde 5.0 üzere kayda paha bir düzeye ulaşması beklenmektedir.
“Bununla birlikte, bilhassa Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere gelişmiş iktisatların enflasyonda artış işaretleri vermesi sebebiyle, bu ülkelerde çok gevşek para siyasetine son verileceğine dair piyasa spekülasyonlarının ağırlaşması global likiditede Türkiye üzere yükselen piyasaların aleyhine istikrar bozucu hareketlere yol açabilir.
“Bazı ülkelerde Covid-19 salgınının tekrar yükselişe geçmesi riskleri de global toparlanmayı ve Türkiye’nin büyüme beklentilerini etkileyebilir.”
Raporun, ekonomik dengesizliklerin denetim altına alınmasına, insanların korunmasına ve finansal dalda istikrarın sağlanmasına yönelik siyaset önceliklerini tartıştığının altı çizilen Dünya Bankası açıklamasında, şöyle denildi:
“Finansal kuruluşlara ve şirketlere yönelik sunulacak kolaylaştırıcı siyasetler kilit rolde”
“Bilançolarını yine eski durumlarına getirmelerini sağlamak için finansal kuruluşlara ve şirketlere yönelik sunulacak kolaylaştırıcı siyasetler üzerinde odaklanmak, riskleri azaltmada ve gelecekteki büyümenin yolunu açmada kilit rol oynayacaktır.
“Kamu bütçesinin, kapsayıcı bir toparlanma sağlamak için şirketlere ve hane halklarına yönelik değerli gayeli dayanaklar sağlama imkanı bulunmaktadır.
“Uluslararası piyasa erişimini ve global paha zincirlerine iştiraki arttıran tedbirler Türk şirketlerinin büyümelerini ve daha üretken hale gelmelerini sağlayacaktır.”
