Eğitim sisteminin temelinde olan öğretim, her alanda bir plan ve proje ile karşımıza çıkıyorken, konuşma alanında tıpkı şeyi söylemek mümkün olamıyor. Seslendirme Sanatkarı da olan Bağlantıcı Müellif Barış Karaoğlan, Ulusal Eğitim Bakanlığına davette bulundu ve Diksiyon Eğitiminin bir ders olarak müfredata alınmasını önerdi.
Karaoğlan, diksiyon konusunun değerinin altını çizerek şu açıklamaları yaptı:
Güzel ve tesirli konuşma, hayatımızın her alanında hepimiz için son derece değerlidir. O denli ki bir bahis hakkında çok kıymetli şeyler biliyor ve bunları anlatıyorken yanlışsız bir söz ve gerçek seçilmiş sözlerle, hakikat cümle kurarak anlatamazsanız, bildiklerinizin de, bahsin da, bir değeri kalmayabiliyor.
Diksiyonu düzgün olan beşere hürmet duyulur
Diksiyonun sözcük manasına baktığımızda, “seslerin, sözcüklerin, vurguların, mana ve coşku duraklarının hakkını vererek söyleme biçimi” formunda karşımıza çıkıyor. Etraf bağlarımızı incelersek bu duruma çoğunluğun dikkat etmediğini de rahatlıkla anlayabiliriz. Esasen hoş ve tesirli konuşan ya da diğer bir üslupla diksiyonu düzgün olan bir kişi çabucak fark edilir, o insan talep görür ve hürmet duyulur, farklıdır zira, herkes üzere değildir. “Ne kadar hoş konuşuyorsunuz!” “Ne hoş bir Türkçeniz var!” “Nerelisiniz?” “Spiker misiniz? ve benzeri övgü cümlelerinin duyuluyor olması olağan bir hal alır. Bir insan ne kadar düzgün bir diksiyona sahipse kendine o kadar güvenir, bu da bugüne kadar deneyim edinilmiş bir çok olay ile de sabittir.
Amerikan sinemalarında sıkça gördüğümüz mahkeme sahnelerini hatırladığımızda, bir avukat bahse ne kadar hakim olursa olsun, duruşma esnasında yaptığı konuşmayı diksiyonu ile destekleyemiyorsa yani hoş ve tesirli konuşamıyorsa mahkemeyi de jüriyi de etkileyemiyor, ya da bildiklerini inanılmaz bir performans ve diksiyon ile ortaya koyan öbür bir avukatın hem jüriyi, hem mahkeme yargıcını nasıl etkilediğine çok sefer şahit olmuşuzdur. Hoş ve tesirli konuşma hayatın her alanında herkesi her biçimde tesirler ve konuşmacıyı herkesin önüne geçirir.
Bir siyasetçinin konuşma biçimi de ele aldığımızda misal şeyler söyleriz, hitabet sanatının temelinde tekrar hoş ve tesirli konuşma yatar. Bir tabibin da teşhisini anlatım biçimi hastanın algısını olumlu ya da olumsuz olarak tesirler. Bir polis için de tıpkı şeyleri söyleyebiliriz, hoş ve tesirli konuşan polis dikkat çeker, öne çıkar. Bankacı, sigortacı, davet merkezi çalışanı, kurye, postacı ve misal tüm mesleklere düzgün bir diksiyonu uyarladığımızda hepimizin yüzünde bir tebessüm oluşacağını net bir formda söyleyebiliriz. Hoş konuşma her hali ile herkesi memnun eder.
“Diksiyon Dersi” hemen müfredata alınmalı
Hal böyleyken, ilkokulda başlaması gereken diksiyon dersinin hiç vakit kaybetmeden müfredata alınması ve bir dersin içerisinde geçen bahis olmaktan çıkarılıp, kendi halinde “bir ders” olmasının sağlanması elzemdir. İlkokul çağında hoş ve tesirli konuşmayı bir ders halinde öğrenecek çocuklarımız, bu dersin tesiri ile etraflarındaki diksiyon yanlışlarını da takip edip düzeltme uğraşıyla toplumsal bir eğitimin de modülü haline geleceklerdir.
Güzel Türkçemizi ilkokuldan başlayarak tesirli ve düzgün konuşma haline getirmemiz, hem zevkli bir faaliyet hem de Türkçemize olan borcun ödenmesi manasını da taşıyacaktır.
Günümüz dijital çağ alışkanlıkları ile de bozulan tabir formlarımızın ilkokuldan başlayarak düzeltilmesini daima birlikte sağlamaya başlamalıyız. Tüm dersleri çocuklarımıza öğretiyorken maalesef hoş ve tesirli konuşmayı öğretmiyoruz.
Çocuklarımıza diksiyonu, ilkokulda “bir ders” olarak vermeye başladığımızda yani müfredatımıza “Diksiyon Dersi” girdiğinde bakın çocuklarımız hangi yanlışlardan uzaklaşmış olacaklar;
- Ana lisanı âlâ kullanamamak,
- Ses tonunu ayarlayamamak,
- Sözcükleri hakikat söylem edememek,
- Yerel ağızla konuşmak,
- Konuşmayı gereksiz yere uzatmak,
- Kendini övmek,
- Yapmacık davranışlarda bulunmak,
- Eleştiriye kapalı olmak,
- Beden lisanını, mimikleri yanlışsız kullanamamak,
- Argo ve kaba kelamlar kullanmak,
- Heyecanını yenememek,
- Sözcükleri tekrarlamak,
- Eee…, ııı…, aaa… üzere sesler çıkarmak.
Bu yanlışlardan uzak durmalarının yanında kazanacaklarını da şöyle sıralayabiliriz;
- Ailesi, arkadaşları ve öğretmeni ile yanlışsız irtibat kurabilmek,
- Bir gün meslek sahibi olduğunda muvaffakiyet kazanmak,
- Çevresinden hürmet görmek,
- Kendisini dinleyenleri ikna edebilmek,
- Tercih edilmek,
- Başarılı olmak,
- Arkadaşlarının kalplerini kazanmak.
Yapılacak bir değişiklik ile eğitim ve öğretim programına eklenecek olan “Diksiyon Dersi” önemli manada bir tesir yaratarak tüm topluma bugünden “güzel ve tesirli konuşmaya teşvik etmenin” temelinin atılacağı gerçeği unutulmamalıdır. Hoş ve tesirli konuşma konusunun “hassasiyet ve ciddiyet arzettiği” gerçeğinin altının tekrar çizilmesi gerektiğine vurgu yapan Bağlantıcı Müellif Barış Karaoğlan, Ulusal Eğitim Bakanına davet yaparak, bu teklifinin dikkate alınmasının son derece kıymetli bir vatani misyon olduğunu da vurguladı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
