NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) Siyasi Kurul ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Kümesi ortak toplantısı İstanbul’da başladı.
Bakan Akar, Akdeniz ve Orta Doğu Özel Kümesi Raporu’nun görüşülmesinin akabinde açılış oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin savunma ve güvenlik mevzularındaki yaklaşımlarını paylaştı.
Her zamankinden daha istikrarsız global güvenlik ortamından geçildiğini belirten Akar, klâsik tehditlere ek olarak yeni hibrit tehditlerle güvenlik ortamının test edildiğini söyledi.
Türkiye’nin Ukrayna’nın memleketler arası kabul görmüş sonları içinde egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan takviyesinin devam ettiğini belirten Akar, “Kırım’ın yasa dışı ilhakını tanımıyoruz. Cumhurbaşkanımızın da altını çizdiği üzere 2014 yılında Kırım’ın hukuksuz bir biçimde ilhak edilmesine dünya sert reaksiyon gösterseydi, bugün bulunduğumuz pozisyonda olmazdık. Türkiye, Rusya’nın askeri saldırısını reddediyor. Bu, milletlerarası hukukun önemli bir ihlalidir.” diye konuştu.
Ukrayna’da berbatlaşan insani durumu tasa verici olarak nitelendiren Akar, saf sivillerin gaye alınmasının hiçbir şartta kabul edilemeyeceğinin altını çizdi.
Saldırıların durdurulmasına yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Ukrayna ve Rusya önderleriyle görüşmelerini sürdürdüğünü, kendisinin de Ukrayna ve Rusya savunma bakanları ile temas halinde olduğunu aktaran Akar, “Şu anda, tahıl ihracatı için inançlı bir koridor açmanın yollarını araştırmak için BM, Ukrayna ve Rusya ile yakın bir halde çalışıyoruz.” kelamlarını sarf etti.
Karadeniz’deki mevcut hassas güvenlik istikrarının, bölgesel sahiplik prensibi ile korunmasının kıymetine değinen Akar, “Montrö Mukavelesi’nin hayati rolünü hatırlatmak istiyorum. Bu mukavele, bölgede uzun müddettir istikrar ve istikrarı korumuştur. Vakit içinde test edilmiş istikrara hürmet duyulmaya devam edilmesi değerlidir. Bu, tüm tarafların faydasınadır. Türkiye mukaveleyi her vakit dikkatli, sorumlu ve tarafsız bir formda uygulamıştır ve bundan sonra da uygulamaya devam edeceğiz.” sözünü kullandı.
Akar, Ukrayna’daki mevcut krizin ortak savunma anlayışının kıymetini bariz hale getirdiğine değindiği konuşmasında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in kriz devirlerinde kıymetli liderlik gösterdiğini belirterek, Stoltenberg’i “zor vakitlerin kaptanı” olarak nitelendirdi.
TERÖRLE KESİNTİSİZ MÜCADELE
İttifak içindeki en büyük ikinci orduya sahip Türkiye’nin, NATO’nun misyon ve operasyonlarına en çok asker katkısında bulunan birinci üç ülke ortasında bulunduğunu, finansal katkı manasında ise birinci sekiz ülke içinde yer aldığını aktaran Akar, NATO’nun 70 yıldır emniyetli bir müttefiki olan Türkiye’nin riskler ve tehditler karşısında her vakit kendine düşen vazifeleri yerine getirdiğini vurguladı.
“Üyeler ne kadar güçlüyse ittifak da o kadar güçlüdür” diyen Akar, kimi müttefiklerin Türkiye’ye yönelik savunma endüstrisi alanındaki kısıtlamalarının kaldırılmasının ehemmiyetine değindi.
NATO’nun kıymetli bir ittifak olduğunu aktaran Akar, şunları kaydetti:
“Bu ruhla hareket ederek, Finlandiya ve İsveç’in Türkiye’nin terör örgütleri, bilhassa PKK/YPG ve FETÖ ile ilgili legal güvenlik korkularını daha anlayışla karşılayacaklarına ve bunlara karşı hem söylemsel hem de aksiyon olarak sağlam bir duruş sergileyeceklerine inanıyoruz. NATO ve AB’nin ve başka müttefiklerin, terör örgütü olarak kabul ettiği PKK’nın örgütlenmesi, kaynak sağlaması ve propaganda faaliyetleri yapmasını engellemelerini beklemek hakkımızdır. Büyük bir global tehdit olmaya devam eden teröre karşı tetikte olmalıyız. Türkiye olarak, DEAŞ, El Esas, PKK/YPG/PYD, FETÖ ve öteki terör örgütleri ile kesintisiz bir biçimde hepsiyle tıpkı anda gayret ediyoruz.”
“TEK AMACIMIZ DE TERÖRİSTLER”
Akar, 40 binden fazla saf insanı katleden terör örgütü PKK’nın, milletlerarası toplumu yanıltmak için farklı isimler altında faaliyet gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“PKK eşittir YPG. Onlar, birebir madalyonun farklı yüzleri. İstihbarat raporları ve açık kaynaklarda da yer aldığı üzere tıpkı hiyerarşi altında çalışırlar, birebir radikal, ayrılıkçı ideolojiye sahipler, tıpkı liderliği, maksatları paylaşıyorlar ve birebir şiddet sistemlerini kullanıyorlar. Ayrıyeten insan, uyuşturucu, silah kaçakçılığı, etnik zulüm, zarurî göç faaliyetlerinin tümü İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Memleketler arası Af Örgütü üzere bağımsız kurumların raporlarında da başka ayrı belgelenmiştir. Bir terör örgütünü başkasına karşı ticari, stratejik ve süreksiz bir paydaşlık ismi altında desteklemenin hiçbir şartta kabul edilemez olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Tek düşmanımız terör, tek amacımız de teröristlerdir. Bunu yaparken de komşularımızın hudutlarına ve toprak bütünlüğüne her vakit hürmet duyuyoruz.”
Türkiye’nin Kürt halkı ya da diğer bir etnik kökenle sorunu olmadığını vurgulayan Akar, “Nasıl DEAŞ, İslamiyet’i temsil etmiyorsa tıpkı halde PKK/YPG de Kürt kardeşlerimizi temsil etmiyor. Bölgedeki Kürtleri PKK/YPG ile özdeşleştirmek Kürt kardeşlerimize hakarettir.” görüşünü paylaştı.
FETÖ ile çabanın de kıymetine değinen Akar, “Bu terör örgütü nerede olursa olsun Türkiye ve öteki tüm ülkeler için önemli bir tehdit oluşturmaktadır.” ifadesini kullandı.
“DİYALOG OLMADAN ÇÖZÜLEMEZ”
Türkiye ve Yunanistan ortasındaki meselelere işaret eden Akar, “Türkiye olarak, Yunanistan ile olan tüm meselelerin memleketler arası hukuk, âlâ komşuluk münasebetleri, karşılıklı hürmet, ittifak ve diyalog ruhuyla barışçıl bir biçimde tahlile kavuşturulmasını samimiyetle diliyoruz. İki ülke ortasındaki problemler görüşmeler, toplantılar, ziyaretler velhasıl diyalog olmadan çözülemez.” diye konuştu.
Bölgenin zenginliğini adil bir halde paylaşmaktan ve birlikte barışçıl bir gelecek inşa etmekten yana olduklarını belirten Akar, şunları söyledi:
“Ne yazık ki kimi muhakkak Yunan siyasetçiler, kendi siyasi ve ferdî hırsları için güya Yunan halkının bile aleyhine olan olumlu gayretleri baltalamak istercesine, tansiyonu tırmandıran kışkırtıcı hareketler ve telaffuzlar peşinde koşuyorlar. NATO üyeleri olarak, ittifak içindeki yapay silah programlarına ve ittifak içerisinde ittifaklara muhtaçlığımız yok. Birtakım Yunan akademisyenler, emekli diplomatlar ve generaller de gerçekçi ve olumlu eforları görmekte, desteklemektedir. Şunun da altını çizmeliyim ki Yunan dostlarımız ikili problemleri direkt ve güzel niyetle ele almak yerine AB ile konuşuyorlar. İkili sıkıntıları AB’nin, ABD’nin yahut NATO’nun sıkıntılarıymış üzere çerçeveliyorlar. Üçüncü tarafları ikili sıkıntılara dahil etmek yardımcı olmaz. Bu yalnızca problemleri daha da zorlaştıracaktır.”
Türkiye’nin büyüyen birtakım ülkelerin tersine, hiçbir vakit yayılmacı olmadığının altını çizen Akar, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan’a bildirimiz, Türkiye’nin Yunanistan yahut öbür bir ülke için bir tehdit olmadığıdır. Kimsenin toprakları ve hakları üzerinde hiçbir tezimiz yok. Tersine Türkiye emniyetli, güçlü ve inandırıcı bir müttefiktir. Tek emelimizin milletlerarası hukuk ve muahedeler çerçevesinde hak ve menfaatlerimizi korumak olduğunun altını çizelim. Türkiye ise bu kıymetli problemleri çözmek için ikili görüşmeleri vurgulamaktadır. Bu bağlamda, istişare görüşmeleri, ayrıştırma adapları toplantıları ve İtimat Artırıcı Tedbirler Toplantıları faal çalışmalarımız sayesinde günümüze kadar devam etmiştir. Örneğin, Yunanistan ile askeri İtimat Artırıcı Tedbirler bahisli 4. çeşit müzakereleri düzenlemeye yönelik uzun müddettir devam eden davetimize hala olumlu bir cevap bekliyoruz. Yunanistan’dan şimdi bir karşılık gelmedi.”
Milli Savunma Bakanı Akar, yarım saati aşan İngilizce konuşmasının akabinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin faaliyetleri ile milletlerarası barışa katkılarını içeren görüntüyü izlettirdi, parlamenterlerden gelen soruları yanıtladı.
