Yükselen enflasyona karşı global merkez bankalarının verdiği sıkılaşma reaksiyonu 20 yılın en büyük hareketine dönüştü.
Financial Times gazetesinin tahliline nazaran son 3 ayda dünya üzerindeki merkez bankaları 60’tan fazla faiz artışı kararı aldı. Böylece 2000’li yılların başından bu yana en yüksek faiz artışı kararı sayısı kaydedildi.
Gazetenin tahlilinde son periyotta ortaya çıkan sıkılaştırıcı siyaset çerçevesinin 2008 krizinden bu yana en teşvik edici siyaset olduğu belirtildi.
Global olarak salgının ortaya çıkışıyla merkez bankaları gevşemeci bir para siyasetini devreye almış ve tüm dünyada tesiri hissedilen bir nakdî genişleme sürecine girilmişti. Bu durum enflasyon göstergeleri üzerinde üst taraflı baskı yaratmış ve salgının suratını kaybetmeye başladığı süreçte gevşemeci siyaset çerçevesi de sorgulanmaya başlamıştı.
Salgın hasebiyle tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıkların devam ettiği ortamda, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal harekatı da emtia fiyatlarında üst istikametli bir ivme yaratmıştı.
Başta güç ve besin fiyatlarında savaştan ötürü başlayan artış global seviyede enflasyonun yükselmesine yol açmıştı.
ABD, İngiltere faiz artışına giderken, Çin’de teşvikler sürüyor
Bu süreçte başta Fed ve İngiltere Merkez Bankası başta olmak üzere birçok merkez bankası faiz artırdı. Fed’in Mayıs ayında yaptığı 50 baz puanlık faiz artışı 2000 yılından bu yana yaptığı sn sert faiz artışı oldu.
Bu süreçte Çin Merkez Bankası, ülkede salgının yine ortaya çıkışı ve sonrasında alınan sert tedbirlerin ekonomik aktivite üzerinde baskı kurmasının akabinde gevşemeci para siyaseti çerçevesine devam eden büyük merkez bankaları ortasında öne çıktı. Japonya’da da bu çerçevenin izlendiği görüldü.
