Diyarbakır’da Karacadağ’ın eteklerinde bazalt taşlı topraklarda doğal kaynak sularıyla yetiştirilen, rengi, aroması ve lezzetiyle tescilli Karacadağ pirincinin ekimi bayanlar tarafından yapılıyor.
Arazi yapısının taşlı olmasından ötürü ekim, sulama ve hasatında insan gücüne gereksinim duyulan Karacadağ pirincinde ekim periyodu başladı.
Yarımkaş köyünde bayanlarla pirinç eken Çınar Kaymakamı Güher Sinem Büyüknalçacı, AA muhabirine, Türk Patent ve Marka Kurumunca tescillenen lezzetin volkanik yerde büsbütün doğal ve organik şartlarda yetiştirildiğini söyledi.
Karacadağ pirincinin büsbütün insan emeğiyle hiçbir katkı hususu olmayan doğal şartlarda yetiştiğini aktaran Büyüknalçacı, “Dünyadaki başka örnekleriyle karşılaştırıldığında protein oranı en yüksek, şeker oranı en düşük olan, her sıhhat kümesinden insanın rahatlıkla tüketebileceği bir besin.” dedi.
İlçede geçen yıl 3 bin 600 dekar toprakta ekimi yapılan eserin ekim alanının, gelen talep doğrultusunda bu yıl sağlanan takviyelerle 5 bin dekara çıkarıldığını aktaran Büyüknalçacı, üretimdeki bayanların değerli rol üstlendiğine dikkati çekti.
Büyüknalçacı, kelamlarına şöyle devam etti:
“Milyonlarca yıl evvel bir volkan patlamış ve bu simsiyah taşlar etrafa yayılmış. Bunları bayanlarımız kenarlara çekiyorlar, kendilerine tarla için alan oluşturuyorlar. Buraları suyla doldurup, pirinçle buluşturuyorlar. Bu kuvvetli kurallarda ve toprakta tarladan sofraya kadar her bir etabında bayan eli var. Bu kadar kıymetli ve bayan emeği olan bir eserin tüm Türkiye’ye ve dünyaya tanıtılması için bir bayan kooperatifi kurduk. Pazarlama noktasında da bayan kooperatifimiz aracılığıyla büyük marketlere de ulaştıracağız bu eşsiz lezzetimizi.”
Büyüknalçacı, tarlada bayanlarla birlikte verilen emeğin zorluklarına şahit olunca Karacadağ pirincinin bedelinin daha da anlaşıldığını kelamlarına ekledi.
“ZORLUĞU KADAR LEZZETİ DE VAR”
Ailesine ilişkin tarlada çeltik ekimi yapan Sevda Gülçer de bayanlar olarak erkeklerle tarlalarını ektiklerini aktardı.
Pirinçlerinin tadının hoş olduğunu ama yetiştirilmesinin bir o kadar güç olduğunu lisana getiren Gülçer, “Önce taşlarını ayıklıyoruz. Nisan, mayıs ayı üzere ekimini yapıyoruz. Zorluğu kadar lezzeti de var. Karacadağ pirincinin herkese ulaşmasını ve bu lezzetin her sofrada olmasını istiyoruz. Bu lezzete, ekiminden harmanına, harmanından sofrasına kadar bayanların eli değiyor.” sözlerini kullandı.
Beyzanur Gülçer ise Karacadağ’ın güçlü topraklarında doğup büyüdüklerini kaydetti.
“Karacadağ’ın incisi” olarak bilinen pirincin tarladan sofraya bayanların elinden geçerek geldiğini vurgulayan Gülçer, “Ekimini, biçimini bayanlar yapıyor. Tarladaki taşların toplanmasında, çeltiğin sulanmasında erkeklere yardım ediyoruz.” dedi.
Çınar Bayan Kooperatifi ile de bayanların daha çok öne çıktığını tabir eden Gülçer, kooperatifin pirinci tanıtımı konusunda yardımcı olduğunu lisana getirdi.
Gülçer, “Karacadağ pirinci denilince emek akla geliyor. Bayanı, çocuğu, erkeği, yaşlısı, hepimiz tarlalarımızı takım birlikte biçiyoruz.” dedi.
“40 GÜN İÇERİSİNDE TÜKENİYOR”
Karacadağ pirincinin kıymetli ekim alanlarından olan Yarımkaş köyünün muhtarı Mehmet Sait Gülçer de Karacadağ pirincinin yüzde 100 insan gücü ve alın teriyle yetiştirildiğini bildirdi.
Tescillenmesinin ve markalaşmasının pirince çok büyük paha kattığını belirten Gülçer, “Daha evvel Karacadağ pirincini bu yörede yaşayıp da lezzetini alanlar kullanıyordu. Evvelce bazen 2 yıl pirinç elimizde kalırdı. Şu anda 40 gün içerisinde tükeniyor. Zira hem lezzetli hem tescillendiği için her yerde tanıtılıyor. Bu lezzete alışan diğer pirinç yemez.” diye konuştu.
